Mezhepler Neden Var?
- Mealcilerin bu konudaki şüphelerine cevap.
- Bazı kesimler, özellikle de mealciler, “siz neden dini bölüyorsunuz, mezhep dini bölmektir, Allah dini bölmeyin dedi, mezhep sahibi olmak küfrdür” gibi söylemlerle bizim bir nevi üzerimize geliyorlar. Hatta bize En’am Suresi 159. ayetini okuyorlar: “dininizi parça parça etmeyin” diyorlar, ehli sünnete karşı delil olarak kullanıyorlar ve bizim dini bozduğumuzu iddia ediyorlar. Peki durum böyle midir? Hadi gelin tek tek tahlil edelim:
- Öncelikle “mezhep” kelimesiyle başlayalım. Mezhep “bir bütüne (yapıya) ulaşmamızı sağlayan yol” anlamında kullanılır. Örneğin okuldan evinize dönerken 3 farklı yol kullanma şansınız olduğunu varsayalım. Bu durumda evinize ulaşabilmek için 3 tane mezhebiniz var demektir. En’am suresinin 159. ayetindeki “parça parça” olarak çevrilen kısımda ise “fırka” kelimesi geçmektedir. Fırka, bir bütünün belli bir parçası anlamına gelmektedir. Örneğin verdiğimiz örneğe dönecek olursak, evinize girdiğinizi varsayın fakat salonu evinizin parçası olarak kabul etmiyorsunuz, sadece oturma odası ve yatak odasını evinizin birer parçası olarak düşünüyorsunuz ve kabul ediyorsunuz. Bu durumda evinizi fırkalaştırmış olursunuz. O zaman dini yaşamak için seçilen mezheplerden herhangi birisi tefrika (fırka ile aynı köktendir) çıkarmak için değil, aksine dinimizi tam olarak yaşayabilmemize yardımcı olmak için vardırlar. Dolayısıyla mezheptirler, fırka değillerdir.
- Peki o zaman bu ayeti nasıl anlayacağız? Kur’an’da açıkça ifade edildiği üzere peygamberlere gönderilen bütün dinler İslam’dı. İslam dışında başka bir din gönderilmemiştir. Peki nereden çıktı bu “Hristiyanlık”, “Yahudilik”? Bunlar Allah’ın gönderdiği dinler değildir. Bu dinlerde İslam’dan parçalar var mı? Evet, var. İşte zaten bahsi geçen En’âm 159. ayetin bir benzeri olan Mü’minun 53. ayette “herkes kendinde olan ile mutlu” kısmı tam olarak burayı ifade ediyor. Örneğin Hristiyanlık dininde oruç vardır, fakat Resul’e iman yoktur veya Yahudilikte Allah’a iman vardır fakat Kur’an’a iman yoktur. İşte dini fırka fırka (parça parça) etme ayetinin açıklaması budur.
- Son olarak şuna da değinmekte fayda görüyoruz: Herhangi bir konuda mezhepsiz olmak mümkün mü? Farz-ı misal bir ülkede herhangi bir şahıs A partisini destekliyorken, başka bir şahıs B partisini destekliyor olabilir; bir başkası ise hiç bir partiyi desteklemiyor olabilir. Veya evrenin başlangıcı bağlamında bir bilim adamı Big Bang’i savunurken, bir başkası başka bir teori ile evrenin başlangıcını açıklıyor olabilir. Ya da bir matematik problemini bir öğrenci A yolunu kullanarak çözmeyi daha rahat ve kolay buluyorken, bir başka öğrenci B yolunu kullanarak çözmeyi tercih etmiş olabilir. Bunların hepsi bizi bütün bir sonuca götüren tercihlerimizdir; yani mezheplerimizdir.
- Bir başka örnek ise feminizm üzerinden verilebilir. Bir feminist “erkekler ve kadınlar her zaman ve her koşulda eşit şartlara sahip olmalı” diye düşünebilir. Bir başka feminist ise “hayır, bence kadınlar zorunlu askerliğe gitmemeli ama bunun dışındaki konularda eşit olabilir” görüşünü savunabilir. Bu durumda bu iki kişiden birini feminizmin dışına atabilir miyiz? Tabii ki atamayız. Uzun lafın kısası, ortada bir fikir veya ilim varsa mezhepleşme kaçınılmaz bir şeydir, bu insan doğasıdır. Ayrıca mealcileri incelediğinizde dışarıdan bakarken aynı şeyi söylüyor gibi görünen mealcilerin detaya girildiğinde bambaşka fikirleri olduğunu gözünüzle görebilir ve deneyimleyebilirsiniz. İşte bu mezhebçiliğin en berbat halidir!